OKULLAR İÇİN ÖNEMLİ ADIM
Türkiye Ermeni toplumu deprem felaketinin sarsıntısını yaşarken, ülkedeki trajik ortamın aşılabilmesi için elinden gelenin en iyisini yapabilmek için seferber olmuş durumda. Öte yandan bu acılı ortamda cemaatin gündeminde başka bir ciddi konu daha ön plana çıktı. İstanbul’daki Ermeni cemaat okullarının depreme karşı dayanıklılığı mercek altında. Bu konu aslında çok uzun zamandan beri tartışılıyor, ancak son sarsıntının etkisiyle endişeler yeniden depreşmiş durumda.
Türkiye Ermeni Vakıflar Birliği (ERVAB) ve Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bedros Şirinoğlu son günlerde önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından özel öğretim kurumlarına gönderilen resmi bir yazının örneğini cemaat basınıyla paylaştı. Yazı 25 Ocak 2023 tarihli, yani son depremden önce okullara yollanmış. Ermeni okullarına da yollanan resmi mektupta, özetle okul binalarının olası bir depreme karşı dayanıklılığının uzmanlığı olan kuruluşlar tarafından incelenmesi ve sonucun belgelenmesi istenmekte.
Son depremin ardından Patrikhane’de yapılan geniş katılımlı istişarede de konuyu açan Başkan Şirinoğlu, bu konudaki hassasiyetini basının da dikkatine sunmayı gerekli buluyor. Okul binalarının dayanıklılığı hakkında uzun zamandır kuşku ve endişe eden Bedros Şirinoğlu’nun ifadeleri şöyle:
“Okullarımızın durumu maalesef içler acısı. Neredeyse tüm eğitim kurumlarımızın büyük bütçe açığı var. Zaten bütçeler denkleşse bile, sistemimiz nitelikli, iddialı gençler yetiştirmek için yetersiz. Vakıf yönetimleri bütçe açıklarıyla boğuşmaktan sistemin verimliliğine dair hiçbir şey düşünemiyor. Bu ortamda, bu ağır koşullarda bir de okul binalarının dayanıklılığı hakkında ekspertiz raporları hazırlatmak gerçekten büyük külfet ve vakıflarımızın böyle bir kaynak bulması hayli güç gözükmekte. Dolayısıyla Hastane Vakfımız'ın yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla bu konuyu değerlendirdik. Tüm okullarımızın binaları için hazırlanacak ekspertiz raporlarının masraflarını karşılamaya karar verdik. Bunu toplumumuz ve çocuklarımız için yapmak zorunda olduğumuzu düşündük. Önümüzdeki dönemde bu konuda uzmanlığı olan, birikimli bir kuruluşla bu çalışmayı yürütmek için anlaşma zemini arayacağız. Süreci en şeffaf şekilde yürütmek istiyoruz. Rapor sonuçlarını da tüm toplumumuzla paylaşacağız.”
Başkan Şirinoğlu’nun bu açıklamaları ışığında, tam da afetin sıcak gündemi ortamında şimdi cemaatimizde yeni ve önemli bir süreç başlayacak. Şirinoğlu, yukarıdaki ifadelerine devamen bu konuyu uzun zamandır ısrarla gündeme taşımaya çalıştığını ancak gerekli kararlılığın sergilenmediğini anımsatmakta. Zaten sayıca çok azalmış olan Türkiye Ermeni toplumu açısından, kimliğini ve kültürünü özümsemiş nitelikli gençler yetiştirememek gelecekte büyük sıkıntılar doğurabilir. Şirinoğlu toplumun erime ve yok olma noktasına varabileceğinden gerçekten endişe duymakta. Nicelik sorununun ancak nitelikli yeni kuşaklar yetiştirerek dengelenebileceği düşüncesini taşıyor ve bunun için de köklü bir eğitim reformunun şart olduğu görüşünde.
Başkan Şirinoğlu açıklamalarını şöyle sonlandırıyor: “Neredeyse 15 yıl sonra seçime gidebildik. Neredeyse bütün vakıflarımızın yönetim kurulları yeniden şekillendi. Bakıyorsunuz, yeni seçilen yönetimlerin hiçbirisinin ne seçim vaatleri ne de programları arasında köklü bir eğitim reformunun bahsi dahi geçmiyor. Bu durum gerçekten kabul edilemez. Hepimizin toplum önünde ve tarih önünde sorumlulukları var. Vakıflarımızın yönetim kurulları kendilerine düşen sorumluluğa göre davranmalı. Eğitim sistemimizi koordinasyon içerisinde, gerçek ihtiyaçlarımız temelinde yeniden şekillendirmeliyiz. Yoksa mevcut hantal yapı içerisinde eğitim için harcanan kaynaklar uzun vadede adeta topluma yarardan çok zarar verme raddesine gelecek.”
Başkan Şirinoğlu’nun bu çıkışının yanı sıra, hafta sonunda Türkiye Ermenileri Patriği Başepiskopos Sahak Maşalyan da sıcak gündeme değindi. Hem yaşanan üzücü depremin sonuçlarının ışığında hem de muhtemel İstanbul depremi bağlamında değerlendirmelerde bulundu. Patrik Hazretleri son yaşananların Karagözyan, Kalfayan, Tıbrevank gibi okullarımızın öneminin bir kez daha anımsanmasına vesile olması gerektiğini ifade etti.
Şimdi cemaat çevreleri bu uyarılardan sonra, isteklerle olanakların örtüştürülebileceği noktada toplumun, özellikle de yöneticilerin ortak aklının nasıl tezahür edeceğini merakla beklemekte.
ARA KOÇUNYAN