DUYURU VE ÇAĞRI

Türkiye Ermeni toplumu olarak buh­ranlı bir dönemden geçmekteyiz. So­run­larımızın çözümü cemaatimiz içerisinde bir konsensüs oluşturmaktan geçmesine rağmen, her adımda birliktelik bilincinden, beraberlik ruhundan uzaklaşmaktayız. Toplumumuzun genel görüntüsü şu anda ibretlik bir tablo arz etmektedir. Cemaatimizde kö­tüm­serlik hüküm sürmektedir. Bu acı durumun sonuçları herkes tarafından üzüntüyle gözlemlenmektedir. Mevcut ağır gidişatın sebeplerini göz ardı etmemekle birlikte, kamu oyumuzun dikkatini çözüm önerilerine odaklamak genel karamsarlık havasını aşma­mızın ön koşulu sayılabilir. Uzlaşma zemininde özverili davranışlar sergileyerek, bu durumdan güçlenerek çıkabiliriz. Bu bağlamda aşağıdaki hususları cemaatimizle paylaşmayı ve samimi çağ­rıları yöneltmeyi, cemaatimiz nez­dindeki sorumluluklarım bakımından zorunlu saymaktayım:

1- Ankara'da, 18 Ocak 2017 tarihinde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi'nin hüsnü kabullerine mazhar oldum. Cemaatimizin çeşitli sorunlarını Sayın Cumhurbaşkanımız'ın yüksek dikkatlerine arz eder­ken, özellikle seçim sorunlarımızdan söz ettim. Hem vakıf, hem de patrik seçimiyle ilgili konuları konuşma ola­na­ğı bulduk. Kendileri son derece yapıcı bir yaklaşım sergilediler ve önümüzdeki referandum sonrasında bu konuların çözüme kavuşturulması için çalışmaların başlatılacağını ifade buyurdular. Bu anlayışları için Zat-ı Devletleri'ne şükranlarımı arz ettim. Bu görüşmeyi 'Türkiye Ermeni Vakıfları Birliği Başkanı' addedilerek gerçekleştirdim.

2- İstanbul'a dönüşümde Sayın Cumhurbaşkanımız ile yaptığımız görüşmenin ayrıntılarını ve aktardıkları mesajları cemaat basınımızla paylaştım. VADİP toplantısında da cemaatimizin çok değerli yöneticilerini özel olarak bilgilendirdim. Sayın Cumhurbaşkanımız'ın mesajları cemaatimizin tüm ke­simlerinde olumlu bir yankı buldu. Bir kez daha, tüm haklarımızın Türkiye Cumhuriyeti'nin güvencesi altında olduğu ve yüce devletimizin tüm sorunlarımızın çözümü için yanımızda oldu­ğu en üst düzeyde teyit oldu. Bu bütünün içerisinde, patrik seçim süreci muğlaklığını korurken, Sayın Cumhurbaşkanımız'ın ifadeleri zamanlama bakımından ilkesel bir ufuk belirledi. Beyan ettikleri irade bir çok endişeyi anlamsız kıldı.

3- Bugün vardığımız noktada, cemaatimizin sıcak gündemi ortamında, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilen ve tarafımdan toplumumuza ulaştırılan bu değerli mesajın, bazı çevrelerce günlük hesaplar ve kişisel beklentilerle çarpıtıldığını üzülerek gözlemlemekteyim. Bu suistimallere bazı yüksek düzeyli ruhanilerin katılması ise endişemi daha da derinleştirmektedir. İsim vermekten bu aşamada ö­zenle kaçınmaktayım. Bu davranışların cemaatimizin ve köklü kurumlarının genel gidişatına katkı sağlayamayacağı aşikardır.

4- Devletimizin en üst seviyesiyle gö­rüşme ve cemaatimizin sorunlarını doğrudan aktarma olanağı, hiç kuşku yok ki sıklıkla doğmamaktadır. Bu ve­silelerin anlamı ve değeri zaten aşikardır. Dolayısıyla ilkesel mesajların içeri­ğinin derinlemesine algılanması ve toplumumuz nezdinde o bağlamda beklentiler yaratılması, ruhani ya da sivil, cemaatimizin tüm sorumlularının yönetsel açıdan bir ev ödevi mahiyetindedir. Sayın Cumhurbaşkanımız'ın mesajlarını cemaatimize aktarmanın bana yüklediği kaçınılmaz sorumlulukla, cemaatimizin ruhani ya da sivil tüm sorumlularını toplu çabalarla bu yönetsel mahareti sergilemeye davet ediyorum.

5- Cemaatimizin sorunlarının hiç birisi ve onların çözüm ufku ülkemiz gerçeklerinden kopuk olarak yorumlanamaz. Toplumumuzun çıkarları ve ülkemizin birliği noktasında çözüm süreçlerinin olgunlaşmasını beklemek, gerektiğinde bu anlamda sabır sergile­yebilmek, en önemlisi de kamu oyumuzu gerçekçi beklentilerle yönlen­dir­mek şu anda hepimize düşen bir rol durumundadır. Devletimizden gelen mesajları toplumumuza sunarken onların nesnelliğine sadık kalmak ve manipülatif yorumlarla çarpık algılar ya­rat­madan çalışmak hepimiz açısından en doğru ve bizi çıkmaza sürüklemeyecek yöntemdir. İyi niyetle iletilmiş me­sajlar üzerinden yumuşak karın oluşturma çabaları tek kelimeyle talihsizliktir.

6- Kilise ve cemaat yaşamımız haftalardan beri çalkantılardan geçmektedir. Patrikhanemiz'de yapılan kaymakam seçimi bir kaos ortamı doğurmuştur. Patrik seçimi sürecinin önü açılacağı var sayılırken, her şey daha da karmaşık hale gelmiştir. Ruhanilerimiz arasındaki rekabetin, bölünmelerin ne boyutlara ulaşmış olduğu tüm açıklığıyla toplumumuzun gözü önündedir. Gerekli bilgilendirmeler yapılmadan i­dame ettirilen çalışmalardan sonra, ne yazık ki, bugün ruhanilerimiz birbirlerini suçlamanın ve devletimizin müdahale ettiği bahanesinin arkasına sığınmanın kolaycılığına kaçmaktadır. Sayın Genel Vekil günah keçisine dönüştürülmek istenmektedir. 15 Mart 2017 tarihinde Patrikhanemiz'e yollanan resmi yazıda belirtildiği ve 31 Mart 2017 Cuma günü İstanbul Valiliği'nde gerçekleşmiş olan görüşmede teyit edilmiş olduğu üzere, resmi merciler nezdinde şu anda Makam'ın tek mu­hatabı, tüm yetkileriyle, yeni patriğimiz seçilene dek Patrik Genel Vekili Sayın Başepiskopos Aram Ateşyandır. Di­ğer tüm konuları göz ardı etmeden, patrik seçimi sürecinin en sağlıklı şekilde ancak bu gerçeğin ışığında idame ettirilebileceği su götürmez bir gerçektir. Önümüzdeki dönemde bu gerçeği hareket noktasına dönüştürerek ilerlememiz gerekmektedir. Bunu açık yüreklilikle kabul etmemiz ve diğer tüm sorunları da hiç bir kişi ya da kurumu rencide etmeden çözmemiz ge­rekmektedir.

7- Patrikhanemiz'in Ruhaniler Genel Meclisi 15 Mart 2017 tarihinde Sayın Başepiskopos Karekin Bekçiyan'ı patrik kaymakamı seçmiştir. Kendilerine karşı derin bir saygım vardır. Kendileri, Sayın Başepiskopos Ateşyan ve Sayın E­piskopos Sahak Maşalyan arasında cereyan eden anlaşmazlık ortamında, Patriklik Makamı'nı çalkantılardan uzak tutabilmek adına, özveri sergileyerek kaymakam görevini üstlenmişlerdir. Kendileriyle Surp Pırgiç Ermeni Hastanemiz'de yaptığım ikili görüşme­de bana seçim sürecinin önünü açmak için çalışmak istediklerini ifade buyurmuşlardır. Bu tüm cemaatimizin ortak arzusudur. İstanbul'daki ortamımızı teneffüs ederek ve mahalinde gözlemleyerek, inanıyorum ki kendileri de şu gerçeğe kanaat getirmişlerdir: Uzatmalı patrik seçimi sürecini ancak ve ancak resmi makamlarımızla azami ahenk içerisinde ve işbirliği halinde ça­lışarak sonuçlandırabiliriz.

8- Bu gerçekten hareketle, çok üzülerek de olsa, toplumumuzu sarsıntılardan uzak tutacak bir formülün temennisi olarak, Sayın Başepiskopos Karekin Bekçiyan'ı kaymakam görevinden istifaya davet etmekteyim. Üzücü, ama bir o kadar da kaçınılmaz bu çağrımızın saiklerinin çok iyi anlaşılabil­mesi gerektiği düşüncesindeyiz. Haddimi aştığım izlenimi uyandırmak ke­sin­likle istememekle birlikte, bugün içimizden birisinin bu formülü yüksek sesle dillendirme cesareti sergilemesi, bu riski göğüslemesi gerektiğini gör­mek­teyim. Bu yöntem hem kendilerini önümüzdeki dönemde polemiklerden esirgeyecek, hem de iç çekişmelerle cemaatimizin ve Patriklik Makamımız'ın yıpranmasını önleyecektir. Ayrıca, Ruhaniler Genel Meclisimiz tarafından alınan bir kararın fiilen uygulanamaması Patrikhanemiz'in kurumsal işleyişi bakımından sorunlara gebe olabilir. Bu itibarla, bu kurulun da saygınlığının korunmasını göz ardı etmemek durumundayız. Sayın Başepiskoposumuz Bekçiyan'ın mevcut zorunlu durumu kendi engin deneyimlerinin imbiğinden damıtarak değerlendireceklerini ve cemaatimizle devletimiz arasında çelişkiler doğmasını engellemek için özveri sergileyeceklerini ümit etmekteyim. Bu özveri kendilerini tarih önünde çok özel bir konumla taçlandıracaktır.

Tüm cemaatimize saygıyla duyurulur.

BEDROS ŞİRİNOĞLU

Երկուշաբթի, Ապրիլ 3, 2017