YENİ DEĞİNMELER (3)

Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın İstanbul ziyaretini bu köşede, ruhbanların tavrı ve ardından Amerika Birleşik Devletleri dönüşü Patrik Maşalyan’ın düzenlemiş olduğu basın toplantısındaki açıklamalar ekseninde ele aldık. Bir önceki yazı dizimizde de belirttiğimiz üzere, aslında burada sağlıklı bir durum yok çünkü bu ziyaret, ilişkilerini normalleştirme arayışındaki iki komşu devletin liderlerinin buluşmasına sahne oldu. Konuk başbakan İstanbul’a ne Kumkapı’da mum yakmak ne de Ermeni cemaati temsilcileriyle buluşmak için gelmişti. Gel gör ki Türkiye Ermeni toplumunun zıvanadan çıkmış ortamında bazı önemli konular es geçilebildiği gibi, bazı ikincil konular da birdenbire büyüyebiliyor. Burada bir sürpriz yok çünkü zaten mekanizmaları sağlıklı işleyen bir topluluktan söz etmiyoruz.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, bu köşede yayımlanan yazı dizisini eleştirirken bir bakıma da tartışmanın kapsamını genişletmiş oldu. Bizim yazdıklarımızın ekseninde ruhbanların tavrı ve Patrik Maşalyan’ın basın toplantısındaki açıklamalar varken, Sayın Danzikyan ek olarak Paşinyan’ın Conrad’da, sivil cemaat temsilcileriyle düzenlenen buluşmasının ayrıntılarını da gündeme taşımakta. Buradaki gözlemleri ilginç paralellikler arz etmekte. Hem Başbakan Paşinyan’ın cemaat temsilcileriyle buluşması hem de Patrik Maşalyan’ın basın toplantısı sosyal medya platformlarında, canlı olmazsa da yayımlandı. Ulaşmak, kıyaslamak ve çıkarımlar yapmak ilgilenen herkes için mümkün. Bunun yanı sıra Danzikyan’ın, görüntülere yansımayan bazı gözlem ve izlenimleri bu tartışma bakımından başlı başına anlam taşımakta.

Konuya yine Danzikyan’ın ifadelerinin ışığında yaklaşalım: Peki İstanbul Ermeni toplumunun ve basınının ‘bazı’ üyeleri, ‘o gün’ ne yapıyor? Paşinyan’ın İstanbul Ermeni toplumu ile buluşacağı toplantıya katılıp katılmamakta son ana kadar kararsız kalıyor, gitmeme yönünde eğilim gösteriyor, son anda ne olduysa fikir değiştirip gidiyor, hatta kimileri toplantı salonunun kapısına kadar gelip orada (belki de önemli Ermeni vakıf başkanlarından kimin gelip gelmediğine bakarak) toplantıya girmeye karar veriyor.

Aslında Danzikyan’ın bu ifadeleri, bir bakıma Patrik Maşalyan’ın açıklamalarının teyidi niteliğinde. Şöyle ki eğer bu toplantı Patrikhane ‘by-pass’ edilerek düzenlenmiş olmasaydı, bağımsızlık döneminde Ermeni liderlerin Türkiye ya da İstanbul ziyaretlerinde şekillenmiş olan içtihatlar göz ardı edilmemiş olsaydı, hiç kimse son ana kadar katılıp katılmamakta kararsız kalmayacaktı. Yaygın tabirle, Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok, orada bulunan herkesin içi Bedros Şirinoğlu salona girdiğinde rahat etti. Çünkü ruhbanların bulunmadığı ve nedenini de önceden paylaştığı ortamda, birçoğunun içine kurt düşmüştü. Bu toplumda herkes, o ahım şahım sivil yöneticilerin her olayı ve durumu sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü açısından değerlendirdiğini ve başka bir önceliği olmadığını bilir. O insanlar da Başkan Şirinoğlu’nu görünce kendi katılımlarının bir anlamda legalize olduğu kanaatine vardılar ve gerisi kendilerini ilgilendirmediği için herkes çok mutlu oldu. Tereddütün nedenlerinden birisi de, Şirinoğlu’nun da o buluşmaya katılmama olasılığını değerlendirmiş olmasıydı. Ancak muhtemelen tepkinin sınırlarını ruhbanlarla sınırlı göstermenin daha uygun olacağını varsayarak konuk başbakanla buluşmaya katıldı. Başkan Şirinoğlu, muhtemelen kararlarındaki isabetin genel takdir görmemesini zaten kanıksamış durumdadır ancak burada sergilediği liderlik bağlamında hakkının teslim edilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Bunun ötesinde, bu yazıyı kişisel saiklerle yazmamış olsak da, Danzikyan’ın buradaki ifadelerine başka bir boyutuyla değinmememizin bu makaleyi ahlaki dayanaktan yoksun bırakabileceği izlenimindeyiz. Nitekim yukarıda alıntılanan cümlede sözü edilen, basının ‘bazı’ üyeleleri olarak formüle edilen kişi bizden başkası değil. O ima ve tanım tam da bize karşılık geliyorken, bu konuya değinmemiz de şart. O günkü durumumuzu ilk kez, otelin lobisinde, genelde çok iyi kişisel ilişkilere sahip olduğumuz Danzikyan’la paylaşmıştık. Muhtemelen endişemizin bir ailevi nedenden kaynaklanmış olduğu konusunu, kendine has mesleki özenle dikkate alma inceliği sergilediği için, ismimizi belirtmemeyi uygun addetmiştir. Ancak Danzikyan’ın işaret ettiği o ‘bazı basın’ tam da biziz, başkası değil. Ayrıntılandıralım ki herkes de bilebilsin.

1- Conrad’daki buluşmada, salonun girişinde tüm katılımcıların cep telefonu ve hatta saat benzeri aksesuarları, konuşma içeriğinin sızmaması için önceden toplanıyordu. Mesleki kıdemi bizden büyük olan Danzikyan, bir günlük gazete editörünün böyle bir durumda azami zaman kazanabilecek şekilde davranmayı yeğleyeceğini kendi engin deneyimiyle tahmin edebilir. Nitekim biz de toplantı salonuna gazetemizin o günkü sayısının matbaaya gönderildiği haberini aldıktan sonra girdik.

2- O gün, çok önceden planlanmış önemli bir aile toplantımız vardı. Gazetecilik mesleğinin doğasında böyle örtüşmeler çok olur. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Başbakan Paşinyan’ın temasının ortamını mahallinde teneffüs etme ihtimali olsa, o aile toplantısından feragat edecektik. Her gazetecinin bu tür birçok yaşanmışlığı vardır. Ancak cemaat temsilcileriyle buluşma, bu ziyaretin can alıcı aşaması değildi. Günün başında Danzikyan’la sohbet ederken bu endişemizden kaynaklanan olasılığı dillendirdik. Benzer düzeylerdeki ziyaretlerde, program saatlerinde bazen çok büyük sarkmalar doğabilir. Burada da olasılık dışı değildi. Hatta Paşinyan’ın heyetindeki bazı üyelerden, salon girişinde bize başbakanla bir merhabalaşma olanağı yaratılmasını rica ettik. Neyse ki kötümser hesaplar gerçekleşmedi ve biz her şeyi gereken zaman çerçevesine yerleştirebildik.

Danzikyan’ın imasının bizimle ilgili kısmı bundan ibaret. Belki burada, ‘Herkes kendinden sorumlu’ diyen meslektaşımızın işaret ettiği zeminde tartışılacak ya da kimseyi ilgilendirecek bir şey yok. Ancak Danzikyan, bizim yazdıklarımızı eleştirirken dahi, konunun ailevi boyutu bağlamında özen gösterek doğrudan isim vermeme duyarlılığı sergilediği için, galiba bu konuda açık konuşmak bize düşüyor ve böylesi daha doğru.

Başbakan Paşinyan’ın sivil cemaat temsilcileriyle buluştuğu toplantının kalan ayrıntılarıysa gerçekten başlı başına başka bir yazının konusu olabilecek nitelikte. 

ARA KOÇUNYAN

Չորեքշաբթի, Յուլիս 30, 2025